Çıplak Şölen

post-title

“Herkesin çatalın ucunda ne olduğunu gördüğü, donmuş bir an. Asla unutamayacağınız bir ziyafet.” William S. Burroughs’un Naked Lunch adlı romanında öne çıkmış olan bu satırlar zihnimde adeta bir perdeyi aralar gibiydi : İnsanın, olduğunu zannettiği sosyal kimliğin bir an için dışına düşmesi, sahip olduğu düsturun aslında sahibi değil tutsağı olduğunu keşfetmesi, giydiği rolden yorulup doğalını açık etmesi, tanış olmak durumunda kaldığı öznel açıklık ile bir ilişki başlatması. Bir nevi çıplaklık hali. İstenerek soyunulmamış da dikişlerinden ilmek ilmek sökülmüş gibi daha çok…

Yaratılan benliği korumak adına muhafaza ettiğimiz paha biçilemez değerlerimiz, kaidelerimiz olduğunu biliyorum ve üzerine inşa ettiğimiz, edecek olduğumuz daha nice argümanlarımız olduğunu da. Hatta ’üstün-insan’ olma çabasıyla durmaksızın kendini, kendine dert etmiş olmaya hayranlık duyduğumu itiraf etmeliyim; ‘zor’ olandan zevk almak benim için hiç de yabancı bir duygu değil. Ama bir yandan da bütün bu şaşalı bilgeliğin ardında, en temel haliyle -insan olma- hakikatını es geçmememiz gerektiğini düşünüyorum. İnsanız. Oldukça birbirinden farklı hayat tecrübesinden geçmiş olsak da konu insan olduğunda her birimiz aynı çemberde kümeleniyoruz. Dünyada olmak bunu gerektiriyor. Bu sebeple çıplak-ça insan kalabilmeyi kalbimize en yakın olan yüzümüz olarak yorumluyorum. Benim lisanımda, yaşama değin ehliyet sahibi olmanın manası ancak ispatlarla mümkün; ‘her şey olur’ diyebilme kabullenişiyle…

Burroughs’un çatal ile betimlediği aslında her zaman için burnumuzun ucunda duranı görmeye ilişkin bir tasvir. Yakınımızda olanı fark etmeye başlamamızla gelen şaşkınlık belki de hayatın cilvelerinden sadece biri.

Zaten çoğu zaman da yakınındakine hakim olmak en meşakkatlisi değil midir ?

Ama su gibi, insan da her zaman için yolunu bulur. İçten içe ‘iyi’ olanı bilir. James Bond filmlerindeki gibi cahilliğiyle övünen kötü karakterlerden olmamak lazım. Her neredeysen, orası senin başlama noktan olsun. Zaten bir türlü, eninde sonunda dünyayı kabul edip benliği benlikle uzlaştırıyor olacağız ve bu asla unutamayacağımız bir ziyafet olacak.

Sevgilerimle,

E-Bülten

Aboneliği