Küçük Sinek

post-title

“Bir sabah uyandığımda cibinliğin ağında tek bir sivrisinek olduğunu ve en az on kere ısırıldığımı fark ettim. Dalai Lama’nın söylediği bir şey aklıma geldi : “Fark yaratamayacak kadar küçük olduğunu düşünüyorsan bir sivrisinek ile uyumayı dene.”

-En küçüğü bile huzurumuzu bozabilir.

Son bir kaç haftadır, olumsuzluk üzerine çalışıyorum. Olumlu bakabilmeyi bir nebze daha keşfedebilmek adına…Ve gözlemledim ki hayatımızda cereyan eden ufak pozitif var oluşları görmeye meyilli değiliz… Halbuki… Sağlıklıyız ve nefes alıyoruz…Ki bu tüm ihtimalleri gerçek kılıyor… Şah mat… ‘O’ ana neden daha fazlasını sığdırma veya bir diğer tanımıyla; yetinmeme eğilimindeyiz ? Kazanmayı arzuladığımız hayatlarımızda, belki de en çok; kaybetme düsturunu ihmal ediyoruz…Kaybetmenin erdemi diye bir başlık atıp, ‘fakir edebiyatı’ yapmayacağım. Tabii ki yapmayacağım… Ama eğer ki… Ufak kaybedişleri… Ufak zaafiyetleri… Ufak olan tüm kozmozu kabul edersek devamında bizi bekleyen ufak sürprizleri, ufak sürprizlerin ardında gizlenen ‘büyük’ zaferleri elde edebiliriz… Görmek, bakmaktan çok ayrı bir mesele… Aynı organ ile yapılan ancak çok başka, bambaşka eylem. Varışlara hizmet eden onlarca faaliyetten biri… Görmek, gözlerin yaradılışını anlamlı kılmak üzere yola koyulan kalbin ta kendisi… Yüreği ile adım atan her kimsenin, gönül gözüyle bu dünyayı keşfedebileceğine ve lütuf olarak da en ufak detaylarda gizli olan ‘kötü’ şeyleri en, en gizli iyiye, güzele çevirebileceğine inanıyorum… Bir haftamın, neredeyse, 1/4’ünü bireysel eğitimime ayırıyorum ve bu hafta içerisinde öyle bir yaşam hikayesine şahit oldum ki…Küçük’ olan her şey gözümde büyüdü ve ayrıma varabildim ki büyük olan her kuvvet, kendi nezninde küçükleri barındırıyor… Küçük deyip de geçtiğimiz her hareket, yarınımızın hatta bir sonraki ‘anı’mızın büyük hamlesi… Şükür ki bakıp da görebilen gözlerime... Gözlerimize...

Sevgilerimle,

E-Bülten

Aboneliği