Usta malzemeyi bilir. Bizi usta yapan, malzemeyi bilmektir. Çünkü malzemeyi bilmek, onu nasıl kullanacağını bilmek anlamına gelir. Neler yaratabileceğini, neler yaratamayacağını bilmek; yapamayacaklarının, seni yapacaklarına götürme yolculuğunu görebilmeyi becerebilmek demek... Adım atmak, ustalık gerektirir diyenlerin karşısında durduğumu zannediyorum. Kimilerimiz, atılmak için en uygun zamanı bekliyor. En uygun oldukları hallerini… Hazır olana dek, mevcutta sağladıkları güvenilir alanlarını koruyacaklarını düşlüyorlar… Hesap, kitap yapıp onları bekleyen yeni sayfadan kaçınıyorlar… Kaçındıkları ise maalesef ki sadece yeni olacak olanlarla da kalmıyor… Kazanım sahibi olacakları; yeni bakış açıları, yeni değerleri, yeni benlikleri ve bu benliklerini yaşatacakları yeni dünyalarını da geciktiriyorlar… Hayat, ustalıkla hareket etmek için bizlere çok kısa bir zaman dilimi sunuyor zaten aslında. Tabiatın nükteli yaklaşımını, bu yönden de bir okumamız gerektiğini düşünüyorum : Belki de hayat; bizler henüz pişmemişken yapacaklarımızı daha çok merak ediyordur. Belki aradığımız da budur; nasıl varacağımız… Bizi olgunlaştıracak olanı bizim seçtiğimizi düşünüyorum. Dünyaya çıplak gelmemizin betimlemesini öncelikle zihinlerimizde, kalplerimizde yapmamız gerektiğini… Çıplaklığımızı sakladığımız kostümlerimizi, eskidiğinde, çıkartmayı bilmeyi… Yenisini haldur huldur giymeden önce, bir durabilmeyi, hatırlayabilmeyi ve yenisini kibarca sahiplenebilmeyi… Ustalık belki de biraz budur; malzemeyi bilmek kadar, kendini bilmek, hayatın değişiminin izdüşümünü kendine dahil etmeyi bilmek… Bugün; yeni güne, yeni gözlerle bakmayı tercih edenlerimize,
Sevgilerimle,