Yumurta mı, Patates mi ?

post-title

Geçtiğimiz hafta sonum harikulade geçti… Sevgilim ve mutluluğumuzu paylaşabildiğimiz dostlarımızla; hayatlarımıza ömür katacak türden, keyifli bir vakit geçirdik desem hiç de yalan olmaz. Bir kez daha, çok şükür ! Tüm olan bitene… Bunun şımarıklığı ile hafta sonu yazımı yazamadığımı da itiraf etmek durumundayım. Ama bugünkü yazıma da, üstümden atamadığım, bu samimiyet ile başlamadan edemeyecektim. Konumuza gelmek gerekir ise (!) Oldukça ilgimi çeken bir tespit oldu : 

Kitabında;

“Kaynayan su; bir patatesi yumuşatırken, bir yumurtayı sertleştirir. /

…Patates veya yumurta olmayı kontrol edemezsiniz…” söylemlerine yer veren James Clear’dan söz etmek istiyorum.

Bu dizeler; bana, hayatın dinamiğindeki çoğulcu matematiği anımsattı. Birden fazla değişkenin yarattığı olasılıklar kümesini… Hatta biraz ileri gidecek olursam; Doğal adaleti sağladığımız denklemin buradan doğduğuna inandığımı bile söyleyebilirim. Tek bir koldan güçlenemediğimiz gibi, tek bir koldan zayıflamanın da mümkün olmamasını, belirleyici faktör olarak yorumluyorum. Çok makbul olduğuna inandığın bir yetinin, uzvunun, her ne ise, bir başka perde de elini güçsüzleştiren olması, bana bir yandan fazlasıyla ironik bir yandan da oldukça büyüleyici geliyor… Bu sebeple, gücü her dem elde tutma uğraşını, bi-çare bir gayret olarak görüyorum; hele ki zamansal kıvrımıyla değerlendirdiğimde, bugünün muvaffakiyet anlayışı ile taban tabana zıt konumlandırıyorum. Anlayacağın, ne patatesin ipiyle suya inme taraftarıyım ne de yumurtanın… Yumuşak bir patatese ihtiyacımız var ise patatese, sert bir yumurtaya ihtiyacımız var ise yumurtaya uzanmanın sağlıklı seçiminden bahsediyorum… 'Özgürlüğümüzden…' Düne kadar; ‘Zeytinyağı gibi girdiği kabın şeklini alıyor.’ diye karakter yoksunu olarak etiketlediklerimizin, korudukları kıvraklıkları ve adaptasyon becerileri ile aleyhlerine ve lehlerini görünen her ‘ortamı’ öz fayda sağlayarak öz’lerine dahil edeceklerini düşünüyorum. Doğru istikametin, her oyunu kazanmak için çok çalışmaktan geçtiği gibi güçlü yanlarımızı desteklerken, zayıf yanlarımıza uzak yeni oyunları yaratabilme kabiliyetinden de geçtiğinin altını çizmek istiyorum. Kendime dönecek olursam; bence genç bir kadın olmanın en büyük avantajı,

-umuyorum ki- deneme, yanılma yapabilecek bir zamana sahip olmak… Deneme, yanılma yönetimi ile esnekliğimi oluşturma, değiştirme zamanımın olmasını, şansa inanmasam da bugünümün bir şansı olarak alıp kullanıyorum… Dün için geç olan her şeyin, yarın için erken olacağı lineer bir ömür çizgisinde,

Zihinsel ve ruhsal elastikiyet ile harmanlayacağımız tecrübelerimizin olması dileklerimle,

Sevgilerimle,

E-Bülten

Aboneliği