Bir bilgeye sormuşlar ;
“Zehir nedir ? “
“İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir. Fazla güç, fazla dinlenmek, fazla yiyecek, fazla ihtiras, fazla öfke, fazla sakinlik, fazla neşe veya nefret ve hatta fazla iyi niyet…” diye cevaplamış bilge.
Anlayacağınız : azı karar, çoğu zarar diyor… Kime göre az, kime göre çok, bilinmez ancak doyum üzerine düşündüğümde, daha da berraklaşıyor ve meselenin pek de az, çok tasviri ile alakalı olmadığını yorumluyorum. Yeteri kadar, bu başlığın çıkış yolu. Şahsımız adına, yeteri kadarına isabet eden hassas dengeyi hayatlarımıza dahil etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz bir şeylere sahip olabilmek uğruna, çabalar sarf ediyoruz ve sahip oluyoruz da ama gün geliyor; aşina olma hali, dahası için kapını çalıyor. Doyumsuzluk yaratıyor. Sonu gelmez bir çok’un çok’u meraklısı oluyoruz. Biraz daha çok… Daha da çok… Buna dur demek, gerçek manada bir durup kendi içine dönme ile mümkün oluyor. Durup da bir kendimize bakmaya : fazla düşündüğüm, fazla konsantre olduğum her ne ise,
-Yetmedi mi artık ?! demeye…
İyi niyet ile de yaptığımız tüm ‘fazla’lıklar da buna dahil… Aman diyeyim. Fazla iyilik sizi daha iyi bir insan yapmaz. Bu yanılgıdan sıyrılalım derim. Haddinden fazla iyi niyetin, insanın kendi kul hakkına girmesi ile paralel manalar taşıdığına şahit oluyorum. Yazık böylesine geçen zamana, yazık böylesine harcanan ömürlere… Bütün o ‘a(-r)tık’ fazlaları, hayatlarımızdan uzaklaştırmak dileklerimle,
Sevgilerimle,