Üretmenin İçgüdüsel Kodları Üzerine

post-title

Genç, zeki kral; art arda gelen zaferlerinin tadını çıkarıyordur, ta ki en esaslı rakibiyle karşılaşıncaya dek. Artık yüzleşme vakti gelmiştir. Kral; komutanlarında, zorlu rakipleriyle karşılacak olmanın tedirginliğini sezer. Bu tereddütlü havayı dağıtmak adına, cebinden bir bozuk para çıkarır ve komutanlarına hitaben; “İsterseniz savaşın sonucu hakkında talihimizin ne düşündüğünü şimdiden öğrenelim.” der.

-Yazı gelirse onlar, tura gelirse biz kazanacağız. Para havada döner, yere düşer ve herkes sonucun tura gelmesini, zafer çığlıklarıyla karşılar. Bu güçlü moral ile, girdikleri savaştan galip gelerek çıkarlar. Bu gururlu zaferin ardından düzenlenen kutlama merasiminde, generallerden biri; “Tura geldikten sonra kazanacağımıza inancım tamdı, talihin bizden yana olduğunu biliyordum.” der. Genç kral ise, cebinden aynı parayı yeniden çıkarır ve seslenerek generalin cümlesini tamamlar :

-Sen öyle zannet, paranın iki tarafı da turaydı !  Bu hikayenin, doğru kurgulanan bir zihniyet ile inancın nasıl harmanlanabileceği üzerine, müthiş bir anekdot olduğunu düşünüyorum. Hiç bir zaman şans faktörüne inananlardan olmadım ve başarıyı böyle pazarlayan ideaların yanında yer almadım. Bunun yanında, bir an bile, kendi inancımdan da kendime inancımdan da şüphe etmedim. Akılla direnip, azimle yürüdüm. (Yürüyorum, yürüyeceğim) Peki merak ediyor musun; zirveyi, biz gibiler için, bu denli seksi kılan ne ? Her yıl, farklı coğrafyalardan binlerce insan, somon göçlerini gözlemleyebilmek için Vancouver’ı ziyaret eder. Somon balıklarının; terse yüzerek, kayalara çarpa çarpa, ayılarının pençesinden zar zor kurtularak, nehrin kaynağına varışlarını seyrederler… Rahat ve geniş okyanuslarımızdan ayrılıp, dağın yamacından akan dar bir nehrin içinden, akıntıya ters yönde yüzerek zirveye ulaşma gayretimiz- neden ? Cevap, soruda gizli… Motivasyonumuz, içgüdüsel kodlarımızda… Tıpkı somonların yumurtalarını bırakmak ve varoluşlarının sebeplerini gerçekleştirmek üzere seyir etmeleri gibi, bizler de yükselme eğilimiyle üretmenin peşinden gidiyoruz ve şansa fırsat tanımadan zirveye oynuyoruz… Yetinmeden… Oldu, demeden… Bir diğerine… Elle tutulur başarı öykülerimin yanına bir diğerini ekleyerek, kendi paylaşımlarımı yayınlayabileceğim bir platformu hayata geçirmiş bulunuyorum ve bunun memnuniyeti içerisindeyim. Bu yazı, şahsi web sitemde yer alması üzere uğraş içine girdiğim ilk yazım olması sebebiyle biraz daha özel. Taze duygularımın; içeriği, bir nebze de olsa etkilemiş olabileceğini hesaba katarak, beraber üretmekten en çok keyif aldığım ve her zaman yanımda olan sevgili eşim Semih Şalhon'a bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle,

E-Bülten

Aboneliği